Argoda “Kasmak” Ne Demek? Ezber Bozan Bir Yorum
Bugün açık konuşacağım: “kasmak” kelimesi dilimizi değil, zihnimizi daraltıyor. Evet, argoda kasmak; bir şey için aşırı zorlamak, gerilmek, ortamı sıkmak, gösterişe abanmak, oyunlarda grind yapmak, hatta spor dilinde “hacim almak” demek. Peki bu çok anlamlı kelime, fark etmeden ilişkilerimizi, çalışma kültürümüzü ve özgüvenimizi nasıl şekillendiriyor? Tartışmayı büyütmek için soruyorum: “Kasmayalım” dediğimizde gerçekten rahatlıyor muyuz, yoksa sadece sorumluluktan kaçmayı mı normalleştiriyoruz?
“Kasmak”ın Haritası: Zorlamak mı, Gerilmek mi, Poz Kesmek mi?
Argoda kasmak üç ana damarda akıyor: (1) Performans — işi gücü abartılı biçimde zorlamak, hedefe kilitlenip nefes almayı unutmak. (2) Duruş — kasıntı tavır, gösteriş, yapay bir ciddiyet; sosyal ortamda havayı “donma noktasına” getirmek. (3) Oyun/spor — saatlerce XP kasmak ya da salonda ağırlığa yüklenip “hacim” kovalamak. Aynı kelime, hem üretkenliği hem yapaylığı, hem disiplini hem de gerilimi anlatıyor. Sorun şu: Bu anlamlar birbirine karıştığında, çaba ile gerginliği, motivasyon ile maskeyi ayırt edemez hâle geliyoruz.
“Kasmayalım” Romantizmi: Konforun İdeolojisi mi?
“Kasmayalım ya…” cümlesi kulağa özgürlük gibi geliyor. Ama buradaki rahatlık çoğu zaman konfor ideolojisine dönüşüyor. Bir fikir toplantısında eleştiri yükseldiğinde “Abi kasma” demek, yaratıcılığı savunmak değil; çoğu kez hesap vermemeyi parlatmak. Peki soru: “Kasmak” dediğiniz şey, aslında plan, emek ve tutarlılık olmasın? “Kasmayalım” dedikten beş dakika sonra, beklentiler karşılanmayınca kime kızıyoruz?
Maskülen Parantez: Güç Gösterisi ve Kasıntı Estetiği
Argoda kasmak, özellikle erkeklik performansına yapışık. “Kasmak” bazen ağırlığa abanmak, bazen ses kalınlaştırmak, bazen dağ gibi hedefler koyup sosyal medyada “disiplin” pozları vermek. Bu görünür güç, çoğu zaman içeriksiz. “Kasıntı” diye küçümsenen tavır ise paradoksal biçimde aynı kültürün ürünü: Göründüğü kadar olamama kaygısı. Provokatif bir soru: “Kasmak” dediğiniz öz güven mi, yoksa incinmekten kaçan kırılgan bir zırh mı?
Kuşaklar Arası Çatlak: Z Kuşağı mı Kasmıyor, Yoksa Eski Usul Hız mı Fazla?
Gençler “kasmayalım” dediğinde, çoğu zaman “daha akıllı çalışalım” demek istiyor: süreç yerine etkide ısrar, ölçümlemeyi, iterasyonu ve sınır çizmeyi savunuyorlar. Eski usul hız ise “ne pahasına olursa olsun yüklen” mottosunda ısrar ediyor. Peki hangisi toksik? İkisinin de uçları. Kör ve bitmeyen kasma tükenmişlik doğurur; her sorumluluğu “kasmayalım” diyerek ertelemek ise vasatlık üretir. Tartışmayı açıyorum: Zeki ekonomi mi, yoksa sabır ekonomisi mi?
Oyun Kültüründen Hayata: “XP Kasma”nın Yan Etkileri
Oyunlarda kasmak net: tekrar ederek seviyeyi yükseltirsin. Peki hayat bir “quest listesi” mi? Notlar, sertifikalar, rozetler… Sürekli kasmak, öğrenmeyi ölçüye indirger. “Bugün kaç saat kastın?” problemi, yaratıcı düşünmenin önüne geçer. Şu soru can sıkıcı ama gerekli: Skorlar yükselirken senin merakın, uykun, arkadaşların, hayallerin ne durumda?
“Kasmak”ın Zayıf Noktaları: Anlamın Bulaşması ve Suistimal
Bu kelimenin en büyük zaafı “bulaşıcılığı.” Eleştiriye, sorumluluğa, hatta basit bir ricaya bile “Kasma” deyip kaçabiliyoruz. Tam tersine; kör hırsı “kasmak şart” diye paketleyip, ekibi suçlulukla çalıştırabiliyoruz. İki uç da manipülatif. O yüzden kelimeyi değil, bağlamı sorgulayalım: Ne için, ne kadar, ne zaman, kimin bedeliyle kasıyoruz?
Dilde Netlik: “Kasmak” Yerine Ne Diyelim?
- Disipline olmak: Plan, süre, dinlenme dengesiyle ilerlemek.
- Odaklanmak: Dağıtmadan, amaçla hizalanmak.
- Gerginleşmek: Bedensel/duygusal sıkışmayı dürüstçe adlandırmak.
- Gösterişe kaçmak: İmaj için abartmayı saklamamak.
- Tekrarlı pratik yapmak: Oyun/sanat/sporda bilinçli tekrar.
Kelimeyi kristalize ettiğimizde, tartışma temizleniyor: “Kasmayalım” mı diyorsun? O zaman neyi azaltalım: gerginliği mi, gösterişi mi, anlamsız tekrarı mı? “Kasalım” mı diyorsun? O zaman neyi artıracağız: odaklanmayı mı, disiplini mi, geri bildirim döngüsünü mü?
Son Söz: Kasmak Değil, Netleşmek
Argoda kasmak ne demek? Kısaca: işi zorlamak, havayı germek, bazen de performansı şişirmek. Ama asıl mesele, bu kelimeyi sorgusuz sualsiz kullanınca düşünmenin tembelleşmesi. Benim iddiam net: Kasmak değil, netleşmek devrimdir. Amacı, ölçüyü, bedeli ve ritmi konuşalım. Şimdi cesurca soruyorum: Gerçekten “kasmadan” neleri başarabiliriz; gerçekten “kasarak” neleri kaybediyoruz? Deneyimlerinizi yazın; argonun sisini birlikte dağıtalım.